Kayıtlar

Haziran, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
   Ya İlâhenâ ve ya Mevlânâ! Cismaniyetin ve hayvaniyetin zulümatlı dehlizlerinde şaşkın ve âvare dolaşan bu âciz kullarının ve bütün ümmet-i Muhammed’in gönüllerini lutfedip marifetinin ziyasıyla ışıklandır.. irfan güneşin kalblerimizin ve akıllarımızın üzerine doğsun; doğsun ki, onun nuruyla yümn ü eman içinde Sana ulaşabilelim...    Ey bize her şeyden daha yakın olan sultanlar sultanı Rabbimiz! Ne olur, bir kısım evham perdeleri yüzünden kalb gözlerimizin hakkı-hakikati göremez hâle gelmesine müsaade etme.. bize, yakınlığının hakkını vermeyi müyesser kıl ve bizi Senden uzaklığın insanı yakıp kül eden azabıyla cezalandırma..    Ya Rahîm ü ya Rahman, ya Hannân ü ya Mennân! Ayaklarımızı her zaman istikamet üzere sabit eyle ve bizi selam ve esenlik yurdu olan Cennetinle şereflendir!
   Yüce Allahımız! Gönüllerimizi sıdk, emanet, ihlâs ve yakîn hisleriyle buluştur ve bizi kalbleri rikkatle çarpan huşû ve hudû sahibi, murâkabe, heybet ve marifet-i tâmme ehli insanlardan eyle! Destekleyenimiz, yardım edenimiz ve koruyup kollayanımız Sen ol! Ne olur, biz âciz ve muhtaç kullarını hüsrana uğramış zavallıların düştükleri acıklı durumlara maruz bırakma.. kalblerimizin üzerinden sis ve pas perdelerini kaldır; kaldır ki hakkı hak olarak görüp bilebilelim.    Yüceler Yücesi Rabbimiz! Senden bize nezdindeki nurlardan bir nur göndermeni ve onunla zâhir-bâtın bütün hislerimizi nurlandırmanı, gönüllerimizi ağyar ve masiva karanlıklarından arındırmanı ve yürüyeceğimiz yolları, insanlığa en mümtaz rehber olarak seçip vazifelendirdiğin habibin Muhammed Mustafa’nın nuruyla ışıklandırmanı diliyoruz. Dualarımızı kabul buyur Rabbimiz!
   Allahım, zatında yüce olan dinini bugün de dünyanın her bir köşesinde bir kere daha yücelt; hakkı-hakikati bütün gönüllere duyur.. bizim ve bütün kullarının sinelerini imana, İslâm’a, ihsan duygusuna, Kur’ân’a ve Hakk’a hizmete aç ve bizi ihlâsın özüne ermiş, hep takva hatta onun da ötesinde vera’ duygusuyla hareket eden, zühdü bir hayat tarzı olarak benimsemiş, yüce nezdinde kurbete mazhar olmuş, Seni sevmiş, icraat-ı sübhaniyenin hepsinden razı ve hoşnut olmuş ve Senin sevdiğin, hoşnut olduğun kullarından eyle!    Ey merhameti sonsuz yüce Rabbimiz! Yeryüzünde sulhtan, barıştan, sevgiden, hoşgörüden, insanlıktan ve inandığı gibi yaşamadan başka bir arzusu olmayan kapının bu bendelerine kötülük ve düşmanlık yapmaktan bıkıp usanmayan ve menfur emellerini gerçekleştirmek için plan üstüne plan, entrika üstüne entrika, komplo üstüne komplo kuran hak ve hakikat düşmanlarından, zalimlerden çekmediğimiz kalmadı. Biz de nâçâr bir kez daha kapına geldik, dergâhına iltica ettik; rahmet, şefk
   Allah’ım! Şayet rahmetinle sarıp sarmalamasaydın biz çoktan helak olurduk ve re’fet ve şefkatinle muamele etmeseydin muhakkak hüsrana uğrardık. Allahım! Bendelerin olan bizler şayet Sana –eksik-gedik de olsa– kullukta bulunabiliyorsak bu tamamen Senin iznin, inayetin ve lütfunla olmaktadır. İsyanlarımıza gelince onlar da yine Senin takdirindir ve Sen onların hepsini bilir, görür, duyar ve nezdinde muhafaza edersin.    Ya Rab! Sen de biliyorsun ki, -başta bu âciz benden olmak üzere- irtikâp ettiğimiz bir kısım günahları, cür’etimizden yahut ulu Zâtının ve yüce dininin hukukunu hafife aldığımızdan dolayı işlemedik. Ne çare ki şeytan ayaklarımızı kaydırdı, şeytanın içimizdeki santrali gibi çalışan nefs-i emmare de hep kötülük pompalayıp durdu.    Ya Rab! Sen affetmeyi seven bir kerem sahibisin, bir keremkânîsin. İşte nedamet hisleri içinde kapına geldik ve günahlarımızdan tevbe ediyor, “tevbeler olsun” diyoruz. Ne olur, dualarımızı kabul buyur ve içine düştüğümüz günah ve hatalarda
   Ey güç ve kuvvetin yegâne sahibi olan yüce Allahımız! Sen Kavîsin, biz ise Senin zayıf, âciz ve muhtaç kapıkullarınız. Zayıf ve âcizleri Senden başka kim koruyup kollayabilir ve ihtiyaçlarını is’af edebilir! Ne olur, salih kullarını sevindirdiğin gibi bizi de sürpriz lütuflarınla sevindir ve üzerimizdeki nimetlerini tamamla!    Ey her şeye gücü yeten Rabbimiz! Bize ve yeryüzünün değişik yerlerindeki bütün inananlara, özellikle de gadre, zulme ve haksızlığa uğratılmış mazlumlara dünyada ve ukbada tasa ve elem sebebi olan kötülüklerin hepsini bertaraf et!    Servetine ve şefkatine hudut olmayan Ganiy-yi Mutlak yüce Mevlâmız! Şayet Sen bizi sevip de muhabbetini gönüllerimize atmasaydın, biz Seni asla sevemezdik. İnşaallah, yüce Zâtını ve hikmetli icrâatını sevilmesi gerektiği ölçüde sevebiliyoruzdur. – Senden işte o, kalblerimize vaz’ettiğin ilk sevgi hürmetine mukaddes muhabbetini ve muazzez sevgini şiarımız hâline getirmeni ve bir daha da o sevginin gönüllerimizden kayıp gitmesin
   Ey kudreti sonsuz, merhameti nihayetsiz, bütün âlemlerin yegâne sahibi yüceler yücesi Rabbimiz! Senin Dinine, Kitabına, Peygamberine ve masum kullarına düşmanlık besleyen cahil, kaba, insanlık ve medeniyet mahrumu, zalim bir takım insanlar, iyilikte, hayr u hasenâtta kullansınlar diye emaneten kendilerine verdiğin gücü ve saltanatı, inanan insanların hukukuna tecavüz edip onlara karşı bir baskı unsuru olarak kullanıyor ve göz göre göre zorbalık, derebeyliği yapıyorlar. ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billah’ hazinelerinin tek sahibi Sensin; mutlak güç ve otorite yalnız Senindir; biz de izafi, gölge mahiyetindeki güç ve kuvvetimizden arınıp Senin asla karşı konulamayacak güç ve kuvvetine iltica ediyoruz.    Ne olur Yüce Mevlâmız, adavet hisleriyle oturup kalkan, inanmış insanların aleyhinde sürekli komplo üstüne komplo kuran o kimselerin düşmanlık hislerini kalblerinden söküp at ve bütün duyma, görme ve idrak kabiliyetlerini topyekün insanlığın hayrına olabilecek istikamete tevcîh buyur
   Ya Rabbelâlemîn! “Kullarım Benden bir şey dileyecek olurlarsa Ben onlara yakınlardan daha yakınım ve dualarına mutlaka icabet ederim.” buyuran Sensin ve Senin buyruklarının hak ve hakîkat olduğu hususunda asla şüphe edilemez. İşte zayıf ve âciz kulların olarak yüce dergâhının eşiğine başlarımızı koyduk; kendimize zulmettiğimizi ve daha başka günahlarımızı itiraf ediyor ve “Tevbeler olsun ya Rabbi! Tevbeler olsun!” diyoruz. Evet, Senin hoşnut olmadığın ne kadar çok günaha bulaşmışsak hepsi için bağışlanma diliyor, bunun için de yüce dergâhına iltica ediyoruz. Gaffâr ism-i cemîlinin hakkı için, ne olur, günahlarımızı ört ve bizi onların kirinden, isinden, pasından, tozundan, dumanından arındırarak zâhir ve bâtın latîfeleri dupduru insanlar hâline getir! Şayet kusur, hata, günah ve isyanlarımızdan dolayı isimlerimiz şakîler defterine kaydolmuşsa, ne olur bahtına düştük, ismimizi oradan kaldır ve iyilerin, makbul ve mukarreb kulların isimlerinin kayıtlı olduğu kütüğe yazdır!    Ey merh
   Ey hiç açılmaz gibi görünen kapıları bile ardına kadar açmaya muktedir olan yüce Rabbimiz! Senden, arkasında hayır ve güzellik olan bütün kapıları en yakın zamanda bizim için de açmanı diliyoruz. Ey bütün sebepleri yaratan ve onlara hükmeden ulu Sultanımız! Nezdinden göndereceğin inayet sürprizleriyle, bize de, ümitlerimizin ve hayallerimizin ötesinde maksûdumuza, matlûbumuza, mahbû-bu-muza ulaşacağımız imkanlar lutfet!    Nezdinde makbul ve mukarreb kullar gibi, bizleri de emredilen hususlarla meşgul olup tamamını bihakkın yerine getiren.. nehyedilen hususlardan yüz çevirip hepsinden içtinab eden.. hedefinde hep Senin hoşnutluğun olan.. insanların ellerindeki şeylere tama(h) etmeyen.. peygamberâne bir iffet, peygamberâne bir ismet ve peygamberâne bir fetanet peşinde olup, her zaman Senin sâdık u masdûk elçilerinin yürüdükleri şehrahlardan yürüme gayreti içinde bulunan.. gözü-gönlü sürekli Sana müteveccih ve hiç ara vermeden hep ölüm ötesi hayat için hazırlık yapan salih kimselerde
   Rabbimiz! Şayet Sen bize azap eder ve ayıplarımızın, günahlarımızın ortaya dökülüp utanılacak hâllere maruz kalmamıza izin verirsen, biz başka hangi kapının tokmağına dokunabiliriz; bizi bu hâllere düşmekten başka kim koruyabilir?! Biz Senin kapıkullarınız ve işte bir kez daha, günahlarımız sırtımızda bir kambur gibi, onun hacaletiyle huzuruna geldik. Şayet bizi hata ve isyanlarımızın karşılığı olan ikâba maruz bırakır ve yüzümüzün kararmasına mani olmazsan, Sen de biliyorsun ki biz bunlara fazlasıyla müstehakız. Fakat, dağlar büyüklüğündeki cürümlerimize, günahlarımıza rağmen merhametinin ve şefkatinin enginliğiyle muamelede bulunursan, o da Sana pek yaraşır.    Ya Rab! Biz yapıp ettiklerimizle kendimizi beşerî yanlarımızın esiri hâline getirdik. Ne olur, Sen, bizi hem cismaniyetimizin hem de yaratılmışlara kulluğun esaretinden kurtar! Bizi ihlâs kahramanlarından eyle! Sen kullarına karşı pek merhametli, pek lütufkârsın; bize de lütfunla muâmelede bulunup dosdoğru yolu göster ve