Allahım, biz günahkâr kullarız; hatalarımız her yanımızı kuşattı ve bizi çepeçevre sardı. Fakat, biz mücrim olsak da, Sen Halîm ü Rahîmsin; rahmetinin enginliğine çağıran Sen, günahkârların affına ferman çıkaran da Sensin. Kendimizi idare etmekten, nefislerimize söz geçirmekten âciz kaldık; âcizlere, fakirlere, muhtaçlara ve ihtiyaçları zaruret çizgisinde bulunanlara iltifatın türünden bizleri de teveccühlerinle sevindir. Hususiyle, şu muhtaç ve zavallı kulun ben, Abdülkadir Geylanî Efendimiz’in (kuddise sırruhû) dediği gibi diyorum; benim için bütün sebepler sukût etti; bütün kapılar yüzüme kapandı. Sen kimsesizler kimsesi ve darda kalanların yegâne melceisin. Günahlarım dağlar azametinde olsa da, Senden başka sığınak bilmiyorum; her şeyi kuşatan merhametine itimad ediyorum. Sen Berr ü Rahîmsin; sürekli iyilik edip ihsanda bulunursun, kullarına rahmetinle muamele edersin.

   Dergâhında dilenciyim Rabbim, kapının tutsağıyım. Kulların arasında her şeyini yitirmiş, iflas etmiş bir garibim; ama senin ihsanlarının talibiyim. Ey hilm, rahmet ve cömertlik tahtının sultanı Rabbim, ey Halîm, ey Rahîm, Ey Kerîm; hâlime acı ve bana rahmaniyetinle muamele et. Dünyada ve âhirette beni rüsvâ eyleme. Sen bana sonsuz nimetler verdin ama ben onların şükrünü eda edemedim. Beni bir dertle imtihan ettin ama ben sabırlı olamadım. Buna rağmen beni hizlana uğratmadın; sürekli hatalar içinde bocaladığımı gördüğün hâlde beni rezilliğe dûçar kılmadın. Halimi ıslah et Allahım; kalbimi nurlandır. Beni her amelinde ihlâsı gözeten, Seni seven ve Senin tarafından sevilen, Senden gelen her şeyi hoşnutlukla karşılayan ve rızana mazhar olan kullarından eyle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

yarlığa bizi! ne demek?

O dünyada malın varsa sat baba